Tatlı dillilik, güler yüzlülük
Salik (Tanrı Yolcusu), tatlı dilli, güler yüzlü olacak. Ancak kahkaha İle gülmeyecektir.
Tanrı Yolcusu, tatlıdır. Bu özelliğinden dolayı, tatlı dilli, güler yüzlü olmalıdır. Tatlılığı artana, güzelliğine güzelllikler katılana kadar...
Asık yüz ve acı söz, karşıyı incitir. Karşısındaki insanlara bir çeşit hakarettir. Asık surat ve yüzün ekşimesi, insanı çirkin eder. Tanrı'nın güzel yarattığı yüzü asmak; bir bakıma Tanrı'nın eserini de bozmak sayılır. İnsan güler yüzlü olmalı, yüzünü, gözünü, dişlerini temiz tutmalı. Saçını sakalını güzel traş etmeli. Taramalı... Böylece güzel olan ve
"Ahsen'ül hâlikin - Güzel yaratıcı olan" (Saffat-125)
Tanrı'ya yardım etmeli.
Tanrı insana, saç sakal vermiş, güzelleştirmiştir. İnsan da ona, güzel şekil vermeli ve temiz tutup, taramalıdır. Tanrı'nın en büyük ve en güzel eseri insan ve insanın başı daha güzel bir görüntü alana kadar...
Tatlı dil güzelin (insanın), güzelliğini artırır. Acı söz incitir. Nefret uyandırır. İnsanı, insan düşmanı yapar. İnsana olan sevgiyi köreltir. Kişide, insanlık sevgisi azalır. Halbuki Tanrı, insanı sever. Ve insanın sevilmesini ister. Çünkü Onu, hem diğer yaratıklardan çok güzel yaratmış; hem de Ona, Onu çok çok yücelten, "içinde düşünme, araştırma, bilme, icad etme, yaratma ve tasarruf (yönetme) yetenekleri bulunan, kendi Kutsal ve Pâk Ruhundan vermiştir":
-"Venefahtü fihi min Ruhi - İnsana, kendi Ruhumdan verdim (ilettim}" (Sâd-72).
Tatlı dilli ve güler yüzlü insanı, herkes sever. Acı dilli, asık yüzlü insandan,,herkes nefret eder. Bunlar, herkesin yaşadığı kabul ettiği gerçeklerdir. Ancak, "kahkaha" ile gülmek, insanlık dışı bir olaydır. Karşıyı rahatsız eder. İnsan kahkaha ile güldüğünde, hoşa gitmeyen biçimsiz şekiller alır. İnsanı çirkinleştirir.
Dikkat edilirse **_İslâm, karşıya yani başkalarına "güzel" bir görüntü sunmayı öğütlemektedir_**_._ Çünkü insan, güzeldir. Güzelliğini koruyacak ve onu artıracaktır. Kendinden, yani insandan ve insanlıktan nefret edilmeyinceye kadar...
Bu bir bakıma insanlık adına; insanlık sevgisini koruma görevidir.
Kahkaha ile gülmek, ayrıca kalbi ve sinir sistemi ile insanın diğer bazı iç organlarını sarsar ya da yorar. Mizacı bozar. Gafleti artırır. Düşünmeyi (tefekkürü) durdurur. Kahkaha ile gülen kişi, tefekkür edemez. O anda hiç yapamaz. Çünkü sarsılmış bir durumdadır.
Sık sık, özellikle kahkaha ile gülmeyi "alışkanlık" haline getirenler, hiç mi hiç "tefekkür" yapamazlar. Beyinleri zamanla tamamen sükût eder, yani "durma noktasına" gelir. Kalpleri katılaşır. Yüzünün şekli, zamanla bozulur. MaddiMânevi, insandan başka bir yaratığa dönüşür... (137)
İşte, daha sayılamayacak zararları nedeniyle İslâmiyet, kahkaha ile gülmeyi kesinlikle yasaklamıştır. Yüce Peygamberimiz (a.s.v.) buyururlar:
"Müslüman, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği kişidir". (138)
Bu kutsal Peygamber sözü (a.s.v.), anlayana kâfidir!..
(137) Yüce Peygamberimiz (a.s.v.) buyurur:
"Eğer benim bildiğimi bilseydiniz; az güler, çok ağlardınız da dünya size ehven gelir ve ahireti dünyaya tercih ederdiniz".
Enes (r.a.)'den. Buhari ve Müslim.
(138) Fedâlete'bni Ubeyd'den, İbn Mâce, Suyûti, Camiussağir, C2, S.84.
Ayrıca, Abdullah b.Ömer (r.a.)'den, Buhari ve Müslim.