Şükür - Övmek

Allah'a şükür, hamd ve sena etmek.

İnsan, kendini bir damla sudan yaratan; hem O'na en güzel sureti, hem de başta bilgi olmak üzere; bütün güzel nicelikleri taşıyan, kendi Ruhundan veren Tanrı'sına gerçektenşükran borçludur. Her an Tanrısına şükredecek, O'nu övecek, yüce bilecek, büyükleyecektir.

İnsan, nankör olmayacak. Tanrı'sına sadık olacak. Tanrı'sından razı olacaktır. Tanrı'ya şükür, Tanrı'dan memnun olmak; O'ndan razı olup, O'na iman ile teslim olmaktır.

İnsan, yüzünü asmayacak. Tanrı'sına baş kaldırmayacak. O'na ve emirlerine baş kaldırmayacaktır, Tanrı'sına ve verdiği nimetlere - şükredecektir. Tanrı'sına kızmayacaktır.

Tanrı'ya şükretmek, Tanrı'dan razı olmak, demektir. Tanrı, kendisinden razı olmayandan, razı olmaz! (72)

Tanrı'dan razı olmak ise, laf ile olmaz!..

Şükür de, söz ile değildir.Gerçek şükür, kalbin gülmesidir. Kalbi gülen bir insan, Tanrı'sından razıdır. Böyle bir kuldan da, Tanrı'sı razıdır. Çünkü rıza karşılıklıdır. En büyük şükür ise, İnsanın kalbi gülerekten Namaz kılmasıdır. Yani Tanrı'ya itaat etmektir. Babasına sevgiyle hizmet eden bir çocuğun, babası nasıl severse; Tanrı da kalbi gülerken, yani Tanrı sevgisiyle kendine hizmet eden, emrini tutan kulunu sever. Ondan razı olur.

  Güler yüz, tatlı söz de kulun, kalbinin güldüğünü ve neşeli olduğunu ifade eder. Daima suratı asık, canı sıkkın adamın, kalbi gülmüyor demektir. Kalbi gülmeyen insan, Tanrı'sından memnun değil, demektir. Tanrı'ya ve Tanrı'nın verdiğine teşekkür etmemek de, razı olmamaktır.

   İnsan iç ve dış Âlemde Tanrı'ya şükredecek, kanaatkar olacak, verdiğine vereceğine teşekkür edecektir. Azı-çoğu birdir. Dünyanın acısı, tatlısı, sıkıntısı geçicidir. **_Baki olan Tanrıdır ve O'nun güzel_** _**cemali, Mübarek Yüzü'nün Nurudur!..**_

Tanrı'nın Cemâli, inançlı kişiye kâfidir.

" Allahu bes, ve der heme an zü'l Cemâlü bes - Tanrı yeter ve O'nun sonsuz Cemâli yeter!.."

Ayrıca insan, Tanrı'sını övecektir. Zaten en başta, övülmeye lâyık olan O'dur! Gerçi insan, Tanrı'yı övmekten âcizdir. Fakat yine de elinden geldiğince O'nu övecektir. Bütün nesneleri kendi Nurundan yaratan, Kâinatı yaratan, Yıldızlarla Göğümüzü süsleyen, akla durgunluk veren Kudret ve Kemâliyle apaçık meydanda olan bu güzel Tanrı nasıl övülmez!..

O noksansız ve güzel Tanrı, gerçi bizim övmemize de muhtaç değildir. O'nun yüceliği, aşikârdır (apaçıktır). Bununla beraber; Tanrı, kendisini öven kulundan hoşlanır. Çünkü çok, gayet çok çok övülmeye layık olandır!..

Tanrı'yı övmek ise, insanın kendisini, O'nun karşısında bir hiç, bir âciz ve âdi görmekle olur.

Büyüklenen insanın, dille Tanrı'yı övmesini, Tanrı kabul etmez! Çünkü Tanrı'yı büyük ve güzel bilen, kendini noksanlı bilir. Nebilerin (a.s.) bile;

-"Lâ ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin -Ya güzelsin), Rabbi, Senden başka Tanrı yoktur. Sen noksanlardan uzaksın (iyisin, ben kötülerdenim (kötüyüm, çirkinim)". (Enbiya-87), demişlerdir.

  Yani Tanrı'm Sen iyisin, ben kötüyüm, demektir.

   -"Elhamdülillahi Rabbi'l Âlemin **\- _Âlemlerin yöneticisi Tanrı'yı_** _**överim (Sena ederim). O'nun sânı yücedir",**_ (Fatiha-1).

Elhamdülillah: Hamd, medh (övgü), Allah'a mahsustur.

(72) -"Onlar Allah’tan,Allah da onlardan razı." (Maide-119)

Paylaş: