İki yüzlülük (riyâkarlık) zinadan kötü
Tanrı Yolcusu, riyanın (iki yüzlüğün), zinadan daha fazla günah olduğunu bilecek.
Riyakârlık, sahte müslümanlıktır. Bir nevi şirk (Tanrı'ya eş koşma); ya da münafıklıktır. Gösteriştir. Kendine değişik renkler vererek boyanmaktır. Çirkinin, türlü boyalarla kendini güzel göstermeye çalışması gibi... (213)
Riyakâr ne yaparsa yapsın, iki cihanda yüzü karadır. Kalbi sıkıntı içindedir. Yüzü gülmez. Riyakâr, kendini ne kadar gizlerse gizlesin; hangi İslâmi kisvelere, kıyafetlere bürünürse burunsun; ne tür şekilciliklerde ve dindar davranışlarda bulunursa bulunsun; hangi sözleri söylerse söylesin; mutlaka bir taraftan sırıtır. Açık verir. Halkı kandıramaz. Önünde sonunda sahtekârlığı meydana çıkar. Yüzü kara olur. Halk, kendisinden nefret eder.
Aslında riyakâr, kendisini kandırmaktadır. Zannettiği gibi, gerçek mü'minler, dervişler aptal değildir. Mü'minin feraseti (kavrama gücü), dervişin basireti (görüş gücü) vardır. (214)
Bu zamanda bol miktardaki riyakârlar, İslâm'ın yüzkarasıdırlar. Gerçek Müslümanlar, bunlara yüz vermemeli, taviz de vermemelidir.
Riyakârlar, Allah'ın ibadetine başkalarını "ortak koşan"lardır. Onlar, gösteriş için namaz kılar, oruç tutar, Hacca giderler. Gösteriş için zekât, sadaka verirler. Şöhret ya da halkın ilgisini çekmek (teveccühü nâs) için cami, imam hatip okulları yaptırırlar.
-"Femen kâne yercu likâe Rabbihi felya'mel sâlihen velâ yüşrik bi ibâdeti rabbihi ahada- Allah'ın mübarek yüzünü (görmek) isteyen, 'iyi işler'yapsın. Rabbinin ibâdetine de kimseyi 'ortak' etmesin!" (Kehf-110).
Âyeti bize, Rabbımızın bir inayeti, bir uyarısı ve "Vechini görme yolu" nu gösteren büyük müjdesidir. Demek ki Rabbımız. "kendi varlığına ortak koşulmasını istemediği"gibi, "kendine yapılan ibadete de ortak koşulmasını istememekte"dir. İbâdette de "şirk" koşulabileceğini beyan etmektedir. Yani açıklamaktadır. Böyle bir durumu reddedip,"şirk" saymaktadır.
Bu nedenle "riya", "şirk-i hafi (gizli şirk)" kabul edilmiştir. Riya, cemaat içinde olur. Camilerde, medreselerde, tekkelerde, Dini âyin, yani tören ve merasimlerde... Sözgelişi, Camide namaz kılarken sağındakine, solundakine, arkasındakilere "namazı gayet düzgün kıldığını" gösterir. Rükûdan, secdeden ağır ağır kalkar. Gayet ciddi, ağırbaşlı bir tavır takınır. Takva, züht gösterisi yapar. Yani aktörlük eder... Buna, "kisve müslümanlığı" denir. Şekilciliktir. Her türlü şekilcilik, "putçuluk" tan başka bir şey değildir.(215)
Din düşmanları, bunların türlü sahtekârlık ve soytarılıklarını ele alarak; ayrıca sanat yeteneklerini de katarak işlerler. Türlü karalamalarla karikatürize ederler. Gerçek dindarları, Mü'min müslümanları, hatta Allah'ın Velilerini ve Nebilerini de (hâşa bu aziz zâtları da) gayet usta bir şekilde bu tür "riyakârlar gibi" göstermeye çalışırlar. (216)
Halbuki "Rabbım Allah" diyen gerçek Mü'minler, böyle soytarılıklardan ikrah ederler, yanı iğrenirler. Onlar, her türlü gösterişten uzak, gayet sâde ve çevresindekilerin dikkatini çekmeyecek şekilde, "Rablerinin rızasını ve likasını, mübarek yüzünü (Cemâlini) isteyerek" namaz kılar, ibâdet eder, iyilik eder, hayra koşarlar.
Gizli ibâdette şirk ve riya yoktur. Çünkü ibâdet ettiğini (namaz, zikir v.b.) sadece Tanrı'sı görmektedir. Böyle bir insan, kime riya, yani gösteriş yapabilir?.. Gerçek ibâdet, gizli olandır.
Hatta sırra mahrem olmuş, yani İslâm'ın Özünü kavramış müntehi (ileri) dervişler; Tanrı Yolcusu zâkirler, biraz da sorhoşmeşreb olurlar. Bektaşi görünürler.
Daha ileri olanları ise, iyi özelliklerini gizler, kötü yanlarını halka gösterirler. Melamiliğe kayarlar. (217)
"Ey sofi! Zincir-i riya bizi bende demez (bağlayamaz)!" derler.
(213) Yüce Peygamberimiz buyurdu (a.s.v.):
"Mü'minin ferasetinden sakınınız. Çünkü O, Allah'ın nuruyla bakar". (Ebu Nuaym, Ebu Said ve Abdullah b.Ömer r.a.'den, 250 Hadis, A.H.Berkî, Diy.İşl.Bşk.Ya.).
Yüce Peygamberimiz buyurdu (a,s.v.):
"Mü'min, birtek yılan deliğinden iki kerre sokulmaz". (Kuteybe b.Said,İbn Müseyyeb, Ebu Hureyre 'den, Sahih-i Müslim, C.8, S.549, M.Sofuoğlu, ist.)
(214) Sevgili Peygamberimiz (a.s,v.) buyurdu: "Riyanın en azı ve en gizlisi şirktir". (Gazali, Kimyayı Saadet, S.536 ve İhya, III/260).
(215) Peygamber(a.s.v.)buyurur:"Ümmetimin şirke gideceğinden korkuyorum: Puta, Aya ve Güneşe tapmazlar. Fakat başkalarının görmesi için ibâdet ederler".Şeddad'b. Evs'den, (Gazali,Kimyayı Saadet, S.528 ve İhya, III/254-255de geçer.)
(216) Daha geniş bilgi için bk. Kâzim YARDIMCI, VARLIK, S.92-94, lst.1974, Genel Dağıtım: Doğan Dağıtım-
(217) "Melamilik, insanın Allah ile münasebetinde niyete ve kalp temizliğine öncelik tanımakta, şekil, merasim, dış görünüş gibi iğretiliklere hiçbir değer vermemektedir. Önemli olan insanın Allah'ın bilgisindeki durumudur. Kulların bir kişi için şöyle veya böyle demeleri hiçbir anlam taşımaz. Melamiler, Şekil yerine niyeti ve Özü esas alırlar. ..Onlara göre önemli olan insanın ne dediği, nereye gittiği değil, ne düşündüğü ve yaptığıdır". (Y.N.Öztürk, Büyük Tarikatlar, Hürriyet Ya. 1986,İst.)