Tarihte Hz. İsa

TARİHTE Hz. İSA

"O başkaldıran bir anarşist, dinimizden çıkıp onun hükümlerini tanımayan, gençlerimizi tesir altına alan kişidir. Gençlerimiz ona kapıldılar, işlerimizi ayırdı. Amaçlarımızı saptırdı. Zihinlerimizi meşgul etti.

YADIRGAYANLARIN VE YÖNETİCİLERİN TUTUMU

O devlete karşı bir tehlikedir. Düzene başkaldıran, kanunları tanımayan, büyüklere eğilmeyen, geçmişe saygı duymayan, isyankâr bir adamdır. Kötülüğü önlenmezse tehlikesi günbe gün artar. Kıvılcım ne kadar basitte olsa küçümsenemez.

- HİLE VE DEHA

Bu sözler deha ve hile ile hazırlanmış, siyasi boya ile boyanmış, bir sözdür. Onlar din mensuplarının hakimleri tercih etmeyeceğini ve onları tahrik edip ayaklandırmayacağını biliyorlardı. Hakimler zaten Yahudilik dininin işlerine karışmıyorlardı. Bu maksatla onu suçlu gösterebilmek için söze siyaset karıştırdılar.

- SORUN

Yabancı, müşrik hakimlerin, işin hakikatini anlamaları ve Yahudileri Mesihe niçin düşmanlık ettiklerini anlamaları zordu. Onlar kendi idari işleri ile meşguldüler.

Fakat, Yahudilerin ısrarı arttı Hakimlerden iyiden iyiye şüphelendiler. Memleket meselesi haline gelen bu meseleden kurtulmak istediler.

- EFENDİMİZ İSA MAHKEMEDE

Bu yargılama cuma günü ikindiden sonra. Cumartesi gecesi oldu. Yahudiler Cumartesi günü hiç bir şey yapmıyorlardı. Cumartesi işi terk ettikleri bir tatil günüdür. Cuma günü güneşin batmasından önce karar verilmesini, İsa'nın meselesinden

kurtulmayı sabırsızca istiyorlardı. Onun hükmü verilmiş olarak gönül rahatlığı ile uyumak, hiçbir şey tarafından rahatsız edilmeden bu şekilde sabahlamak istiyorlardı.

Hakim karar vermede biraz zorlandı. Onun ve milletinin bu işte bir menfaati yoktu. Yahudiler verilecek kararı dinlemek için toplanmışlardı. Onlar bağırıp, çağırıyor, küçümseyip alay ediyorlardı. Vakit daralmış, güneş batmaya yüz tutmuştu. Zor durumda kalan hakim İsa’nın çarmıha gerilerek öldürülmesine hükmetti.

- O ZAMANKİ ÖLDÜRME İLE İLGİLİ KANUN

Bu asırdaki öldürme ile ilgili kanun; kendisine idam ile hüküm verilmiş olan kimsenin, üzerinde asılacağı çarmıhını bizzat kendisinin taşımasını gerektiriyordu. İdam sehpası uygar şehirlerde adet olduğu gibi, uzakta bulunuyordu. Toplananlar birbirinin üzerine çıkıyordu. Çoğu yabancılardan olan polisler bu işle memur ve vazifeli idiler. Onların bu hükümde bir istekleri bulunmuyordu. Yahudilere göre Yahudi olmayanların durumu birbirine benzer. Yani aralarında fark yoktu. Bunun için bir ayırım yapmıyorlardı. Vakit akşam olmuş, karanlık çökmüştü. Bazı alçak ve cüretkâr yahudi gençleri efendimiz İsa'ya saldırıp, küfrediyorlar. Onu itip kakarak, eziyet verip, hainlik yapmak istiyorlardı.

- İSA EZİYETE KATLANIYOR

Efendimiz İsa yorulmuştu. Yapılan eziyet mahkemede duruşmanın uzaması ve eziyete katlanmak onu bitkin hale getirdi. Çarmıh ağırdı. Onu taşımağa mahkûm edilmişti. Yürürken hızlı gidemiyordu.

- İLAHİ TEDBİR

Burada görevli polis çarmıhın taşınmasını genç bir İsrailliye emretti. O onların en cüretkar ve en alçağı idi. Efendimiz İsa'ya karşı eziyet yapmak için en hırslı olan da bu idi.

Bu sorumluluktan kurtulmak için, işi çabucak bitirdi.

- ŞÜPHEYE DÜŞÜRÜLDÜLER

Böylece kalabalık idam sehpasına ulaşınca, infaz polisleri öne geçti.

İşi şehir polisinden teslim aldılar. Karşılarında çarmıhı taşıyan genci gördüler. Hepsi birbirine karıştı. Feryatlar çoğaldı. Haç'ı taşıyan gencin elinden tuttular. Onun çarmıha gerilmeye mahkûm olan kimse olduğundan şüphe etmiyorlardı. Genç ise bağırıyor ve feryat ediyordu. Suçsuz olduğunu, kendisinin mahkum ve çarmıha gerilecek kişi olmadığını, zulüm ve zorlamayla odunu taşımayla görevlendirildiğini anlatmaya çalışıyordu. İnfaz polisi buna aldırmıyordu. Onun dilini de anlamıyordu. Çünkü onlar hakim millet olan Yunan ve Rumlardan idi.

- KARARIN UYGULANMASI

Her suçlu işlediği suçtan feryad'ü figân edip kurtulmak ister Onu tutup, kararı ona uyguladılar.

Yahudiler uzakta duruyorlardı. Dünya gece ve karanlık. Tüm zanlarıyla çarmıhta olanın Mesih olduğunu zannediyorlar. (94)

(94) Bu kıssanın anlatımında ve kıssayı kuşatan konularla ilgili meselelerde; son asırda ortaya çıkan ve derlenen hukuki ve tarihi Hıristiyan kaynaklarına dayandık. (Kur’an’da adı geçen Peygamberlerin Hayatı, Ebul Hasan en-Nedvi, Petek Yayın., S. 306-309. İstanbul).

Yüce Muhammed (a.s.v.) buyurdu ki: Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu (İsa), âdil bir hâkim olarak Siziniçinize inmesi muhakkak yakındır. O, sâlibi (haçı) kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracaktır. (O zaman) mal o kadar çoğalıp taşacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacaktır. (Ebu Hureyre'den, Müslim, C.1, S.206).

Resûlullah (a.s.v.) buyurdular ki: "Ben, Meryem oğlu İsa’ya dünya ve Âhirette insanların en yakın olanıyım. Peygamberler, ayrı anaların oğullarıdır, halbuki Dinleri birdir. Bizim aramızda hiçbir Peygamber de yoktur". (Ebu Hureyre ve Hammam İbn Münebbih'ten; Sahih-i Müslim, C.7, S.244-245).

Paylaş: