Sıffin de İctihad Harbi midir?

CEMEL VAKASI İCTİHAD FARKINDAN VUKU BULMUŞTUR.

SIFFİN DE İCTİHAD HARBİ MİDİR?

Cemel vakası şu şekilde başlamıştır:

Hz.Osman Efendimiz Halife seçildiğinde;bu görevi Ashab,Abdurrahman b. Avf Hazretlerine vermiştir.’Sen kime tabi olursan,biz de O’na razı oluruz’,demişlerdi.Abdurrahman b.Avf Hazretleri de, Hz. Osman’ı Halife seçmişti.

Bazı Ashablar Hz.Osman Efendimizin yanına giderek;

_ Ya Osman!Hz.Ebubekirin oğlu Muhammed,büyük bir zattır.Hz.Ebubekirin oğludur.Ayrıca Ashab-ı Kiram’dandır.Bilgindir,fazilrtlidir.Gerekir ki sen,Muhammed’e bir valiik veresin.Bu göreve layıktır,dediler.

Hz.Osman efendimiz de;

_ Hay hay ! Hz.Ebubekirin oğlu Peygamberimizin Ashabı,Hz.Ayşe’nin kardeşi.Veririm,dedi.

Ve hemen bir emir yazdı.Mısır Valiliğine hitaben;”Muhammed b. Ebubekir’i,Ebubekir Hazretlerinin oğlu Muhammed’i, Mısır’a vali tayin ettim!” diye yazdı ve altını mühürledi.

Muhammed b. Ebubekir Hazretleri (R.A.) emri aldı;Arkadaşlarını,ailesini alarak Mısır’a gitti.O zamanlar ,Mısır, bir vilayetti.Eyaletler,vilayet şeklinde yönetiliyordu.Mesela,Şam vilayeti diyoruz ama Şam, Suriye’dir.Yemen bir vilayet,Mekke bir vilayet...Bu böyleydi.O zamanki Valiler de;Halife’den sonra,oranın Emir’i sayılır.Yalnızca Halife’ye sorumlu, Emir el Mü’minin’e,Medine’ye sorumluydu.

Muhammed b.Ebubekir,Mısır’a doğru ilerlerken; yolda develi ve ya atlı bir süvarinin hızla geçtiğini görenler oldu.Bu kişiden şüphelendiler.Taraftarları o kişiyi yakaladılar. Aradılar,cebinden bir mektup çıktı. Mektup Mısır Valisi’ne yazılmıştı.şöyle deniyor;

“Ebubekir’in oğlu Muhammed, oraya geliyor.Gelir-gelmez öldür!..” Altında Hz.Osman’ın mührü!

Şimdi bu durumda Muhammd b. Ebubekir şaşırdı kaldı.’Bu nasıl iş! Beni vali tayin ediyor, ondan sonra da katlimi istiyor’...Tabi canı sıkıldı.O mektubu aldı;(Bu arada süvariyi de etkisiz hale getirdiler) Medine’ye geri döndüler!..

Hz.Osman Efendimiz de yemini billah etti ki;

-Bunu ben yazmadım!Bu Mervan’ın işi.Mührümü çalmış-götürmüş;bu yazıyı yazmış!..

Hz.Osman Efendimiz ihtiyardı biraz.Halimdi,yumuşaktı.Demek ki; mührü arasıra Mervan alırmış.Mervan’ın işi olduğunu anladı.

Mervan nerede? Mervan ortada yok! Mervan fitneyi çıkardı,ortadan kayboldu.Çünkü Mervan, Münafık’tır.

Bazıları der ki; bu Mervan’ı,Peygamberimiz sürdü,Hz. Ebubekir Efendimiz,Hz.Ömer sürdü; Hz.Osman niye getirdi? Şimdi o meselede de,gene bir maslahat var.Çünkü Mervan,gittiği yerde durmuyordu.İhtilal yapmak istiyordu! Mervan’ın kalbi dönmemiş bir türlü...Onlar,aşiret reisi ‘dirler. Mekke’nin ileri gelenleri, reisleri,ekabirleri,yani zenginleri.

Hz.Peygamber (A.S.) ‘ın aile tarafı fakir.Birdenbire Peygamberlik gelip;bütün insanlar etrafında toplanınca;bir türlü hazmedemiyorlar.Zaten Onlar, Müellefetü’ fi’l kulüb’ dur. Hadis de var,Onlar hakkında. Yani kalpleri iyice dönmemiş!..

Hz.Osman,Mervan’ı getirmekle; nezaret altına (gözaltına )aldı! O’nu sevdiğinden,O’na mevki vermek için değil!

O’nu Medine’ye getirdi ki;Medine’de gözaltında;Kendinin,Ehl-i Beyt’in,Hz.Ali Efendimizin,Ashab’ın gözü altında bulunsun.Ortalığı karıştırmasın!..

Ama Mervan,Mervan’dır.Kötü,kötülüğünü yapar...

Hz.Osman,’Ben bunu yapmadım’,dedi.Fakat bu arada başka fitneler;Şam’dan da bazı hareketler var;Mervan’ı destekleyici nitelikte...

Yani bu olayı açıklamak için yapılan plana gözattığımızda;şöyle hazırlanmış:

“Hz.Osman öldürülüp,Hz. Ali’nin üstüne atılacak!”.Asıl konu bu! İhtilalciler,bunu gizli planda yapıyorlar.

Tartışma devam ediyordu... Hatta Muhammed b.EbubekirHazretleri, Hz.Osman’la sert konuştu. Biraz ağır laflar söyledi. Bu sırada sayıları 500-1000’e varan isyancılar da evin çevresini kuşatmaya başlamışlardı...

Hatta,Hz.Ali Efendimiz,Mubarek oğlu İmam Hasan’ı gönderdi.Dedi ki;”Git,Hz.Osmanın;Hilafetin kapısında dur!Kim girmek isterse öldür!..” Yani Hz.Osman’ı korudu.

Hz.Ali Efendimiz,Hz.Osman’ın Hilafetini;Şahsını,canını korumuştur!

Ama isyancılar,duvarı arkadan girdiklerinde;Muhammed’le Hz.Osman,Abdurrahman b. Avf ve diğerleri arasında münakaşalı,ateşli tartışmaların olduğu bir ortam buldular...

Can sıkıntısıyla tartışıyorlardı.Çünkü işin içinde Hz.Ebubekir’in oğlunu öldürme planı var!..

Muhammed b. Ebubekir ağır laflar,ileri laflar söylediyse de;elini Hz.Osman’a sürmedi.Elini kaldırmadı. Hatta;Hz.Osman,kendini ikaz etti.Bak dedi:”Hz.Ebubekir olsaydı;senin bana söylediğin bu sözlere kızardı.Sana yemin ederim ki bunu ben yazmadım!..”

O sırada hainler, isyancılar; yani fasık,fesatcı,münafık insanlar;Mübarek Hz.Osman’ın gözüne başına vurdular!Gürz,hançer v.b. aletlerle vurdular ve Şehid oldu!..Hatta bu sırada hanımı;Peygamberimizin kızının da parmağı kesildi...

Hz.Osman Şehid edildikten sonra;olay bu şekilde gelişirken;ondan sonra dışarı çıktılar,bir propaganda çıkardılar ki;’Hz.Osman’ı,Muhammed b.Ebubekir öldürdü!...

Hz.Osman Şehid olunca;Hz.Ali Efendimiz de Halife seçildi.

Bu propaganda,dedikodu böyle başladı.Ve bu propagandayı yapanlar ,Hz.Ali’ye geldiler,dediler ki: ‘Hz.Ebubekir’in oğlu Muhammed,Hz.Osman’ı öldürdü’.Hz.Ali Efendimiz mahkeme yaptı...

Hz.Ali Efendimiz,Hz.Osman’ın hanımının yanına gitti.Propagandacıları ve Muhammed b. Ebubekir’i de çağırmıştı.Bizzat sormaya başladı.

Önce Muhammed’esordu:

-Sen oradamıydın?

-Evet,oradaydım.

Hz.Osman’ın hanımına sordu:

-Hz.Ebubekir’in oğlu Muhammed, Hz.Osman’ı öldürdümü?Kılıç vurdumu?Silahla vurdumu?..

-“Yok!”,dedi.Hz.Muhammed b. Ebubekir,Hz.Osman’a , Emir el Mü’minin’e el kaldırmadı.Vurmadı.Öldürmedi!

- Kim öldürdü? dedi.

-Arkadan vurdular!Yalnız Muhammed ile, sert konuşmalar yaptılar; Ateşli münakaşalar oldu.Ama vurmadılar.

Bizzat hanımı bu şahitliği yaptı.

Hz.Ali Efendimiz,sonuçta dedi ki :“Muhammed, öldürmedim diyor. Muhammed’in öldürdüğünü görenlerde yok. Şahid yoktur!” Propagandacılar ise:”Herkes diyor ki; Muhammed öldürdü”, dediler. Hz.Ali Efendimiz: “Herkes diyorki’yle olurmu ?..İki şahit getirin; onlar, Muhammed’in,Hz. Osmanı öldürdüğünü, Kur’an’a yemin ederde söylerlerse; Kasas’ı uygularım. Hiç dinlemem, Allah’ın emrini tatbik ederim!” Çünkü Hz. Ömer, Hz. Ali Efendilerimiz, Hak’ tan ayrılmaz. Kitap ve Sünneti uygularlar. “Şahit yok!” dediler. ”Şahid yoksa” dedi,” Kasas olmaz. Şahidsiz kasas olmaz.Allah’ın emrine göre iki şahid olacak.!” Fesadcılar; evlerde, sokaklarda, şurada burada propaganda yaptılar...Öyle bir an geldiki;”Hz. Ali öldürtmüş!..”dediler.

Sonra biraz hallolur gibi oldu. Aradan zaman geçince; gene fesatçılar propaganda yaptılar...Çünkü Hz. Ali’nin aleyhtarları var. O’nun Hilafetini hazmetmeyenler var...Sonra,Hz. Ayşe Annemiz de bu işe karıştı. Hz.Zübeyr ve Hz. Talha da karıştı. Fesatçılar çok kesif propaganda yapıyorlardı. “Muhammed öldürdü; Hz. Ali öldürttü; Hz. Osman’ın kanı yerde kaldı!..”,diye propagandalar yaptılar. Hz. Ayşe Anamızın, Hz. Ali’ye asla bir düşmanlığı yok! Bunu söyleyenler ,iftira ediyor.

Muhammed, Ayşe Anamızın kardeşi.O’nun dediği şu:”Ya Ali! Herkes, Hz. Osman’ı Muhammed’in öldürdüğünü söylüyor. Bu kasası tatbik et. Bunu yaparsan hem sen kurtulursun, hemde bu sözler kapanır”. Hüsnüniyetle söylüyordu. Hatta bu uğurda kardeşinin öldürülmesini istiyordu!

Şimdi;insan,kardeşinin öldürülmesini istermi ? Demek’ki; Hz. Ayşe Anamız, O propagancıların etkisinde. Yani,fikri çelinmiş! Hz. Şah-i Velayet Efendimiz:

“Ya Ayşe Validemiz!Sen böyle diyorsun; ama Allah diyor’ki; iki şahit getirin; kasası tatbik edeyim. Ben şahid olmadan Allah’dan korkarım. Kimse gördüğünü söylemiyor! Dışarda münafıklar,propaganda yapıyor. Propaganda ile olmaz!..”

Hz.Ayşe Anamız baktı ki; Hz. Ali Efendimiz doğru söylüyor. Hz. Ali Şeriatı mı değiştirecek;onun bunun propagandasına göre! Alem ne propaganda yaparsa yapsın. Şahid olacak.

Aralıksız, kesif(Yoğun) bir şekilde propaganda üstüne propaganda yapılıyordu. Derken,öyle bir an geldi’ki; Hz. Ayşe Anamız, Zübeyr’le, Talha Hazretleri de, Hz. İmam’la karşı karşıya geldiler.

Yani iki taraf “Cemel” denilen yerde,silahlı olarak karşılaştılar.Artık harp başladı!..

Bu harpte Hz. Zübeyr’le, Talha Şehid oldular...

Öyle bir an geldi ki; Hz. Talha ve Zübeyr,artık birçok Hadis’ler hatırladılar. Hz. Ali’nin Hilafeti hakkında,Emirliği hakkında...Sonra bazı’ keşif’ leri oldu; kendilerine bu sırada ‘Manevi haller’oldu. Haksız olduklarını anladılar ve harpten vazgeçtiler ! Harpten vazgeçince,bu sefer öbür taraf (Hz. Ali tarafı değil); ‘Siz Harpten vaz mı geçiyorsunuz; diye gelip öldürdüler!..’

Onları öldürenler,Hz. Ali taraftarları değil.Gene kendi taraftarları.O fitneyi çıkaranlar; münafıklar yani.

Hz. Ayşe Anamız harbi kaybetti; kazanamadı. Hz. Ali Efendimiz kazandı. Hz. Ayşe Anamızı,kardeşi Muhammed, H z. Ali Efendimizin yanına getirdi. Orada Hz. Ali Efendimize,’hata ettiğini, yanıldığını Hz. Ali’nin haklı olduğunu,Hilafetin Hak olduğunu,haklı olduğunu kabul etti. Kendisine Biat etti ve affını diledi’.

Şah-i Velayet Efendimiz de;’Sen bizim Validemizsin. Ayet-i Kerime ile Ümmehat’ül Mü’minin’sin(Müminlerin Anası), Ezvac-ı tahirat’sın (Peygamberin temiz hanımları’ndan);böyle şeylere girmeseydin iyi olurdu; ama bir kere girdin...Şimdi Seni Medine’ye göndereceğim.Ravza-i Resulullah’a git,orada ibadetle meşgul ol! Bu işlere girme!Bak biz Ehl-i Beyt’i birbirine düşürdüler (Çünkü Hz.Ayşe Anamız da Ehl-i Beyt)’.

Bu konuda Ehl-i Sünnet diyor ki; Hz. Ali haklıdır; Hz. Ayşe haksızdır.

Ama Hz. Ayşe de , Hz. Ali’ye düşmanlığından yapmamıştır. O da Din için yapmıştır.Yani O da bu fitnenin kapanması için yapmıştır. Hatta Hz. Ali’nin rahat etmesi için de bu uğurda kardeşini feda etmiştir. Ama yanılmıştır.İctihadında isabet etmemiştir;Hata etmiştir.Büyük bir hatadır.Çünkü bu hata yüzünden yüzlerce,binlerce Ashab öldü; kan döküldü.

Onun için Hz.Ali haklıdır. Hz.Ayşe ve taraftarları haksızdır. Ancak bir’İctihat’haksızlığıdır. Bir buğuz-advet (kin-düşmanlık) değildir. Ayrıca Onlar,hatalarında ısraretmemiş,hatalarıdan rücu(dönüş) etmişlerdir. Onun içi bu bir İctihat hatası olarak edilmiştir. İki tarafa da hürmet edilmiştir. Ama Hz. Ali haklı,Hz.Ayşe Anamız haksızdır. Bunu bütün Ulema kabul ediyor.Bu kesin!Ama hatasında ısrar etmemiştir.

Bazı yanlış söyleyenler var!Mesela,Ehl-i Sünnet,Eş’ari-Maturidi’ye bağlıyız diyorlar; Ama bu konuda bazı mollalar yanlış söylüyor!..

Bu meselede Hasan el Eş’ari’nin görüşü:”Cemel Vakası’nda;Talha,Zübeyr,Ayşe Hazretleri hata etmişlerdir.Ancak hatalarından dönmüşlerdir deriz”,diyor.(56)Aynen böyle diyor.Hz.Ali hakkındaki görüşünü de ayrıca ileride açıklayacağız.

Cemel Vakası bundan ibaret.Yani bir ”ictihat harbi’dir!..”

Şimdi gelelim “Sıffin”e.

Sıffin harp’tir.Sıffin’de ictihat meselesi yoktur!..

Cemel Vakası kapandıktan sonra;Hz.Ali Efendimiz Küfe’ye geldi.

Hz. Ali Efendimiz,altı ay sonra bazı valileri değiştirmek istedi.Emir el Mü’minin değil mi? Hz. Ömer Efendimiz de değiştirmiyor muydu? Hz.Osman da değiştirmiyor muydu?..Bazı valileri değiştirmek istedi.Bu arada Muaviye b.Ebu Süfyan’ı da azletmeyi düşündü.Fakat tehir(erteleme) etti biraz. Tehir etmesinin sebepleri var.O’nun orada fitne,fesat hazırladığını biliyordu.

Bu Beni Ümeyye,Süfyanilerin durumu incelendiğinde;bunların İslam’dan evvel,Peygamber’e(A.S.)

(54)Kelam ilminin belli başlı meseleleri Taftazani,S.86 ve diğerleri,Terc.Ş.Gölcük, Kayıhan Yay.İst.

etmedikleri kalmadı!Beni Ümeyye, Haşimi’lerin düşmanıdır.Bu Kesin!Onlar Müslüman oldular ,diyorlar. Ama;nasıl Müslüman oldular?..Mekke fethedileceği sırada Peygamber (A.S.) onbin atlıyla ya da onbin askerle;Onlar dokuz yüz askerle karşı karşıyaydılar.Peygamber(A.S),Onlara haber saldı:”Eğer siz harbetmezseniz;sSulh yaparız ve size de selametlik veririz.Yani sizi öldürmeyiz!”

Ebu Süfyan baktı ki;gücü yetmeyecek,korkusundan geldi,teslim oldu!..

Bunu herkes de biliyor Aleyhisselam Efendimiz de Sulh (barış) yaptı.

Peygamber (A.S.),kan dökülmeden Mekke’yi almak istedi.Çünkü kan dökülse başka olaylar da olabilir.Zaten Peygamberimiz,

“Rahmeten li’l alemin-Alemlere Rahmet’tir”,(Enbiya-107).

Kansız,Sulhla halletmek mümkünse,Sulh yoluna gider.

Bir de çok sevdiği büyük Ashab’lardan,Ehl-i Beyt’inden de Şehitler olabilirdi. Mesela,Süfyanilerden beşyüz kişi ölürse Ashab’tan da yüz kişi ölebilirdi.Belki Hz.Ali Efendimiz de ölürdü.Hz.Ömer,Hz.Ebubekir,Hz,Osman gibi büyük Zatlar da ölebilirdi. Emevilerin Müslümanlığı kabul edişi,İman etmeleri değil;Onların Müslüman olmaları peygamberimizin zahiri (görünen) kuvvetine teslim olmalarıdır.

Bu hususta Ayet de var:

“Onlar gelirler,Sana derler ki;Ya Muhammed!Allah’a,Resulullah’a inandık.Hayır!Onlar inanmadı.Ben Onlara Hidayet te etmedim! Bari desinler ki;Bi,”eslemne yani “teslim olduk”.(Hucurat-14).

Bunu da bazı Mealciler,’Deyin ki;Müslüman olduk’ diye çeviriyorlar.

Demek ki;Peygamber (A.S.) ‘ın “zahiri kuvvetine” teslim oldular.Peygamber’in ‘Manevi Kuvvetine’ teslim olmadılar!..

Ayrıca;Sure-i Mümtehine’nin ilgili Ayetlerine dikkat etmek gerekir. Bu Sure,Mekke’nin fethini haber veriyor.Fetih’ten evvel Medine’de inzal olmuştur.Sure-i Mümtehine’nin 7.,8.,9. Âyetlerinde Allhu Taala buyuruyor ki:

“Memul (Umulur) ki;yakında siz bazı dostlar edineceksiniz.Karşı taraftan,yani kafielerden. Ancak buyuruyor Cenab-ı Hak,Sizinle Din için harbedenler,yani putları koruyaraktan Kur’an-ı Kerim’i ortadan kaldırmak için Allah’ın Birliğini kabul etmediklerinden dolayı harbedenler ve ‘Sizi ihraç edenler’;Sizi ‘ihraç edenlere yardım edenlerle’ dost olursanız,zalimlerden olursunuz!”

Peygamber (A.S.) ile kim harbetti?..Ebu Süfyan ,ailesi ve yardımcıları etti.Süfyaniler,yani Emeviler ettiler’

Dikkat edilirse;”Sizi ihraç edenleri (memleketiniz Mekke’den kovanları),ihraç edenlere yardım edenleri dost edinirseniz;zalimlerden olursunuz”,buyuruluyor.

Peygamer (A.S.)’ın Hicret’inin sebebi;Yukarda belirtildiği gibi kesin olarak Peygamber’in (A.S.) ölümüne kastetmeleridir!Zalim Ebu Süfyan o gece geldiğinde,Peygamber (A.S.)’ın yatağında Hz.Ali’yi gördü.Çünkü Peygamberimiz Hz:Ebubekir’le çıkmıştı.

Sonra Müslümanları hep ihraç ettiler.Mallarını aldılar.Evlerini yaktılar...Hangisini anlatalım;Yapmadıkları yok.Ekmek vermediler,yemek vermediler.Bir kısmı Habeşisten’agitti;Bir kısmı başka taraflara...

Peygamber (A.S.) kendi de Mübarek Medine’ye gitti.O’ndan sonra Hz.Ebubekir,Hz.Ali,Hz.Ömer,Hz.Osman,Haşimi’ler,Hakiki Mü’minler...’Muhacir’ diyoruz ya! Muhacir edildiler,ihraç edildiler;kovuldular yani.Kendi gönülleriyle Muhacir olmadılar;Onların zoruyla çıkarıldılar.Yoksa öldürüleceklerdi.

Peygamberi bile öldüreceklerdi . Nitekim nekadar Peygamber (A.S.)’ın Ashab’ını öldürdüler!..Mekke’den çıkan çıktı; Çıkamayanı öldürdüler. Bazılarının, çucuğu, ihtiyar anaları kaldı.

Bu olaylar böyle oldu.

Ayrıca Sure-i Secde’nin sonunda daha mühim Âyetler var (28.,29.,30.Ayetler). Sure-i Secde’nin sonundaki 28.Ayet’te;Bismillahirrahmanirrahim,

“Veyekulüne meta haze’l fethü inküntüm sadikin-Diyorlar ki Ya Muhammed!hani Fetih?(daima Fetih Fetih diyorsunuz.’Biz gelip Mekke’yi Fethedeceğiz”,diyorsunuz.Siz sadık (doğru) iseniz hani?..Yani Müslümanlarla alay ediyorlar!..Kendi kendinize söylüyorsunuz.Kimler,nereden gelecekler de Ebu Süfyan’ın elinden Emevi Aşireti’nin elinden Mekke’yi alacaklar;Kabe’nin putlarını kıracaklar,) diyorlar.”

Ayet’in devamında buyuruyor Cenab-ı Hak:Bismillah,

“Köl yevm’el fethi la yenfeullezine keferu imanühüm velahüm yünzerun-De ki Ya Muhammed!Fetih günü kafirlerin imanı kendilerine fayda vermeyecek!Ve Onlara mühlet de verilmeyecek!..”

Yani sonradan da Onlar iman etmeyecek;Onların kalbini mühürledim,demektir.

Ayet bu;Çok önemli bir Ayet!”Fetih günü iman edenlerin Allah imanını kabul etmiyor”.

Kim Bunlar?...Peygamber (A.S.V.) ;”Bunlar,müellefetü’l fi’l kulüb’dür-bunların kalbinde ihtilaf var”,buyurdu.

Hatta,andığımız Sure-i Secde’nin son (30.) Ayet’inde:

“Fea’rid anhüm-Onlardan uzak dur!”

Yani o Fetih günü yalandan iman edenlerden...

“Fentezir innehüm müntezirun-Onları gözetle”.

Yani Onlar münafık, iman etmediler.Onların imanı kendilerine fayda vermez.

“Onlar da Seni gözetliyorlar”.

Gözünü,Onların üzerinden alma.Onları daima gözaltında tut;Onlara karşı tedbirli ol!..

Bazıları diyor ki;Onlar iman ettiler.Onlar iman etmediler?Teslim oldular!

İman,önemli birşey.

İman,doğrudan doğruya Peygamber (A.S.) ‘ın ‘Ruhaniyetine’ teslim olmaktır!

Onlar,Peygamber (A.S.)’ın ‘zahirine’ teslim oldular.Kılıcına,zahiri hükümdarlığına teslim oldular.

Zaten ilerden beri Emeviler; ta Hz.Haşim’e, Abdümuttalib’e, Abdullah’a; Hz.Muhammed’e, Ebu Talib’e, Hz.Hamza’ya, Hz.Abbas’a.. Hz.Ali’ye düşmanlardı. Haşimileri sevmezlerdi. Çünkü Emeviler,çok zenginlerdi.Mekke’nin bütün ticareti gelirgetiren herşeyi ellerindeydi! Kendilerini şerefli, aziz bilirlerdi. Kapılarında herkese gösteriş için yemek yedirirlerdi. Allah için değil;Ünleri söylensin diye!Şöhretleri devam etsin diye.

Cebrail, Hz.Muhammed’e (Allah’a şükür), Haşimiler’in Evi’ne gelince; millette Ona ve ailesine sevgi, rağbet oluştu! Emeviler,bunu hazmedemedi. Yani ‘ailevi düşmanlıkları’da var.

Peygamber (A.S.)’ın taraftarları, Efendimizin Ailesi genellikle orta halli,fakir. İçlerinden bir Ebu Leheb zengin. Diğerleri Hamza da Ebu Talib Efendilerimiz de orta halli. Bir bakıma Fakirler. Onların şerefi Haşimilekten; Mekke’nin,Kabe’nin hizmetini üstlenmekten! Onlar;bir’Kutsal Aile’, Dini Aile’dir. İbrahim Ailesinden; Salihlerdir.

Bu arada Ebu Talib Efendimiz meselesine bir açıklık getirelim:

“Sen sevdiğine hidayet edmezsin;lakin Allah,İstediğine hidayet eder”.(Kasas-56).

Ayet’i, Ebu Talib Hazretleri Efendimiz hakkında değildir. Ayet. diğer amcası veye sevdiği bazı eski arkadaşları hakkındadır.

Ebu Leheb,İman etmemiştir. O nedenle Ebu Leheb’i yıkamamış ve kabrinin başında durmamıştır.

Halbuki Hz.Peygamber (A.S.),Ebu Talb Amcasını elleri ile yıkamış ve kabrinin başında durmuştur.

Efendimiz (A.S.) kafiri yıkamaz! Kabirlerinin başında durmaz!Onların Namazını kılmaz!

Bu konuda Allah’ın emri var:

“Onların Namazını kılma!Kabirlerinin başında durma!” (Tevbe-85).

Efendimiz (A.S.) ,Allah’ın menettiğini yapmaz!

Ebu Leheb’de Amcası idi.O’nu ne yıkadı,ne kabrinin başında durdu; Ne de Namazını kıldı!..

Kısaca Haşimiler’e,Beni Ümeyye düşmandır.

Peygambere (A.S.) ve ilk Mü’minlere,Mekke’nin Fethinden evvel ve sonra Onların yaptığını;ne kafir,ne zındık,ne Yahudi,ne Hıristiyan yapmamıştır!

Hz.Ebubekir’in ilk Halifeliğinin bir sebebi de;Ebu Süfyan’ın,Süfyani’lerin,Emeviler’in;Hz.Ali’ye,Haşim Ailesi’ne düşmanlıklarıdır.Haşimiler’den biri Halife olursa; bunlar kıyama (karşı koyma,ayaklanma) kalkabilirlerdi.

Özellikle Peygamberimizden sonra da bir türlü rahat durmadılar...

Hz.Ebubekir Efendimiz,Süfyan’ın rahat durmadığını biliyordu (Ne zaman fırsat bulsa,İslam’ı yıkacağını).Onun için Muaviye’yi Şam’a;Muaviye’yi değil de Ebu Süfyan’ın büyük oğlu Yezid vardı. O biraz İslam’a yakındı.O’nu yolladı.Sonra O orada öldü veya öldürüldü.Muaviye de Valilik mühür ve yetkisini kendisi aldı.Muaviye resmen Vali değildir.Maslahat icabı ses çıkarılmamıştır.

Ama Mekke’de bir de Beni Hüzza Kabilesi vardı:

Beni Hüzza Kabilesi Peygamber (A.S.)’la harp etmemiş.Peygamberimiz (A.S.) Mekke,’de iken iman etmemişler ama;harrp da etmemişlerdir.Peygamber (A.S.)’ın ihracında da rol almamışlar.Mü’mınlerin Peygamber’e inanan ilk Müslümanların ihracına,yani Hicretine de sebep olmamışlar.İnanmamışlarsa da;Peygamber’le harp de etmemişlerdir.Peygamber (A.S.) ‘a bir hakaret de etmemişler.Beni Huzeyye’nin,Mekke’nin Fethinden soraki imanı kabul edilmiştir.

Hatta Ulemalar diyor ki;’Bu Sure-i Mümtehine’deki;”Siz eğer,Onlarla dostluk ederseniz ,zalimlerden olursunuz Ayet’i ,Hz.Ebubekir’in,bacısının dışındaki bütün Mekke Müşriklerini kapsar;Bu Ayet,Onların hepsine gelmiştir’.

Bir kısmı da diyor ki;’bu Ayet,Beni Huzeyye’ye gelmemiştir...Yana doğrudan doğruya bu Ayet,Süfyaniler için gelmiştir!Çünkü bu tür hareketleri yapanların başında Ebu Süfyan geliyordu’.

Zaten o gece Peygamber (A.S.)’ı öldürmeye bizzat geldi.Ve ‘Onlara yardım edenler’ , yani O’nun avaneleri vardı. Kapısında değnekcileri,paralı adamları!..

Bu Muaviye’nin taraftarları çoktur .Süfyanileri tutanlar da var.Meseleyi ortaya atarlar, ihraç bahsi’ni söylemezler.Çünkü ihracına sebep olanlar, Süfyaniler’dir. Emeviler’dir. Bunu bilirler!

Derler ki; Halid b.Velid de harp etmedi mi?..Ettiyse Allah öyle diyor:”Din için harp edenlerle dost slursanız,zalimlerden olursunuz!”.Halid b. Velid de olsa Ayet,Ayet’tir.

Ama Halid b.Velid Hazretlerinin bir özelliği var! Onu açıklayacağız:

Halid b.Velid Hazretleri,’Uhud Harbinde’ Ebu Süfyan tarafından tutulmuştu.Hz.Halid b.Velid,Peygamber (A.S.) ile ‘Peygamber olduğu için’ harp etmemiştir.

Hz.Halid b.Velid bir silhşördü;harpçi bir insandı.Adamları vardı otuz-kırk tane.Yani Hz.Halid b. Velid,çöllerde eşkiyalık ederdi.Hayatını onunla geçirirdi.İslam’dan evelkiş aşiretler arası kavgalar,çekişmeler vardı.Köy basarlar,kötü hareketlerde bulunurlardı.

Hz.Halid b.Velid,Din için Hz.Muhammed’le (A.S.) harp etmemiştir.O,harp sanatını bildiğinden;O’nun harpçiliğinden yararlanmak için Ebu Süfyan parayla tutmuştur.Eğer Hz.Hamza Efendimiz,yani bizim taraf para verseydi;belki de biz tutardık.Ama böyle birşeye Müslümanlar tenezzül etmez!

Kısaca Halid b.Velid Hazfetleri önemli bir savaşcıydı.Maksadı paraydı.’Siz neden Allah bir diyorsunuz,niye putları kaldırıyorsunuz?’ diye savaşmamıştır.O, parayla tutulmuştur.Allah,”Din için sizinle harp eden” ,buyuruyor.Hz.Halid b. Velid Efendimiz de;Din için harp etmemiştir.

Sonra Peygamberimizin (A.S.) yanına geldi:

“Ya Resulallah!Ben bilmedim;Bu zalim Ebu Süfyan beni kandırdı.Senin Peygamber olduğunu bilmiyordum;Bilseydim yapmazdım!”diyerek özür diledi.Peygamberimiz de O’nun biat’ini kabul buyurdu.

Halid b.Velid Efendimiz (tekrarlayalım), Peygamberimiz (A.S.) ile din için harp etmemiştir. Süfyaniler,Emeviler, kısaca Mekke Müşrikleri O’nu parayla tutmuşlardır. Yani Para için harp etmiştir. Niyet mühimdir! Neden’Allah bir’ diyorsun diye Hz. Peygamber’e (A.S.) kılıç çekmemiştir. O,silahşördü. Kim para verirse, onun tarafını tutardı. Hayatı öyle. Büyük bir harpçi.

Sonra Müslüman oldu;Büyük Veliyullah oldu. Birçok yerleri zaptetti. Suriye ve çevresini zapteden Halid b. Velid’dir.(R.A.)

Halid b. Velid,Hz.Ebubekir Efendimizin de büyük kumandanı.

Tekrar konunun baş taraflarına dönelim.

Emeviler,Beni Haşim’in düşmanıdır.Müellefetü’l fi’l kulub’durlar.

Sıffin’den önce Hz.Ali Efendimiz, Muaviye’yi Valilikten atmaya karar verdi ve kendisine mektup yazdı:”Seni Valilikten azlettim!” diye.Bakınız,bunun üzerine ne yapıyor Muaviye?..

“Ben,Senin Hilafetini kabul etmiyorum!..”diyor.”Ben,buranın Valisiyim”,diyor.

Burada ortaya çıkan ne?..Emir el Mü’minin kendi yetkisini kullanıyor; hakkıdır. Emir el Mü’minin (devlet reisi), istediği valiyi atar,istediği valiyi tayin eder!

Emir el Mü’minin’e kimse, ’Sen niye Muaviye’yi azlettin! diyemez! Hz.Ömer de atar;Hz.Osman da atar! Hz.Ali’de O’nun,orada bulunmasını tehlikeli görmüştür. Zaten Onların ne olduğunu biliyordu.

Bu cevabından ne çıkıyor?..Demek ki; ‘valilikten azletmese ,Hz.Ali’ye itaatte devam edecek’. Gayesi Valilik! Şam’ın Saltanatı elinden gitmesin!..

Ayrıca şu özelliği de var. Cemel Vakası’na karışmamış.Yani gelip de Hz.Osman’ın hakkını da aramamış. Halbuki Hz.Ayşe Anamız, bir’hak arıyordu!’ Bir hata etse de; bir hak arıyordu.

Cemel Vakasında bir İctihat var !..

Muaviye ne istiyordu? Valilik!..

Azil mektubu kendisine gelinceye kadar;Hz.Ali’nin Hilafetini reddetmemiş. Ne zaman ki azloluyor; iş şahsına dokunuyor; saltanatına dokunuyor; isyan ediyor!..

Bu,doğrudan doğruya bir ‘İsyan Harbi’dir. İctihat Harbi değildir! Bunu Cemel Vakası’na karıştıranlar, zalimlik ediyor. O zaman Muaviye Ayşe Anamızın, Hz.Zübeyr, Talha, Aşere-i Mübeşşere’nin durumuna getiriliyor!.. O’nunki, İsyan Harbi’dir! (57)

Bu kadar açıkladık,anlattık. Elimizden geldiği kadar. Allah için açıkladık. Biz Hulefa-i Raşidin’e Aşere-i Mübeşşereye, Ayşe Validemize bağlıyız! Cemel Vakası’na karışmayız. Fakat Beni Ümeyye’nin durumu başkadır. Beni Ümeyye zalimdir!..

(54)Kelam İlminin belli başlı meseleleri, Taftazani, Terc.S. Gölcük,S.86 v.d ., Kayıhan Yayın., İst.

Hz.Ali Efendimiz, Muaviye’nin bu isyan dolu cevabı karşısında, kendi Şam’ın üzerine gitti.

Cemel’de Hz.Ayşe Anamız gil, Hz.Ali’ye karşı geldiler. Bu olayda ise bizat Hz.Emir el Mü’minin, karşı taraf isyan edince; ben Valilikten vazgeçmem deyince;bir hükümdar, bir Hak İmam, Emir el Mü’minin , Peygamber’in Halifesi, Devlet Reisi... Vali,kendine isyan edince ne yapacak?.. Tabi,ordusunu çekip, isyancıyı ortadan kaldıracak...

Hz.Ali Efendimiz Hak’tır.Öyle bir Hak İmam’dır ki; Hak O’ndan ayrılmaz. Böyle bir Hadis’de var:”Ali Hak’tan,Hak Ali’den ayrılmaz”. (58)

Yani Hak, bir an Ali’den ayrılmaz. Hz.Ali haksız hiç birşey yapmaz ve yapmamıştır! Kimse Hz.Ali’yi suçlayamaz. Şah-i Velayet Efendimiz haklıdır. Şam Valisinin ki isyandır!..

Bazı cahil mollalar var. Bu Muaviye’yi, Ebu Süfyan’ı müdafaa ederler. Bunların Müslüman olduğunu iddiaya kalkarlar. Ve O’na da dil uzatmayın, derler.

Eskiden padişahlar zamanında; ’sevmeyin,bir şey de demeyin’, demişlerdir. Siyasi bir meseledir o!..

(55)Tirmizi,Tac.Tercümesi,C.3,S.627.

Bir de doğrudan doğruya severekten müdafaa edenler var. Bunlar,”Hz.Ali Efendimizin karşısında olmak”, durumuna düşüyorlar!..

Ehl-i Sünnet, biz Eş’ariyiz, Maturidiyiz diyor; Peki. Şimdi biz, Hasan el Eş’ari’nin bu konuda görüşünü aktaralım.Bu Şehristani’nin,”El Milel”isimli kitabında (59) ve Taftazani,Eş’arinin bu görüşünü aynen almış. Taftazani,büyük Ehl-i Sünnet ulemalarındandır.

Şehristani de Ehl-i Sünnet ulemasıdır.Büyük bir Eş’ari taraftarıdır; ulemasıdır. O,Kelam ilmini bildiği gibi,ayrıca Eş’ariliği de yayanlardandır.

Hasan el Eş’ari diyor ki:

“Hz.Ayşe,Hz.Talha,Hz.Zübeyr hata etmiştir.Ancak hatalarından dönmüşlerdir,deriz”. ”Muaviye ve Amr ibni As ise;Hak İmam’a isyan etmişlerdir!..”

Eş’ari’nin görüşü bu. Taftazani’nin,’Kelam Meseleleri’ isimli kitabında. Türkiye’de bu tercüme edildi. İsteyenler bakabilir.(60)

Hem Eş’ari’yiz derler; Eş’ari’ninde sözünü tutmazlar! Eş’ari’ye göre;” Muaviye ve Amr ibni As,doğrudan doğruya Hak İmam’a isyan etmişlerdir”.

(54)Şehristani,El Milel. C.1,S.103.

(55)Kelam İlminin belli başlı meseleleri.Prof.Dr.Ebul Vefa el Taftazani,Terc.Şerafettin Gölcük,Kayıhan yayın.İst.,S.86 ve diğerleri.

Hatta buyuruyor ki Eş’ari;”Haricileri ortadan kaldıran Hazreti Aliyyel Mürteza Efendimiz,öyle bir Hak İmam ki; Hak O’ndan bir an ayrılmaz. İşte böyle bir İmam’a isyan etmişlerdir!..”

Zaten yukarıdeki Hadiste’de Peygamberimiz (A.S.);

“İnni Ammar’en taktülü fieti’l bağiye-Ammar’ı muhakkak Baği taifesi katledecektir!”,buyurmuştur.(61)

Sıffin’de Ammar b. Yasir Efendimizi,Emeviler katletti.Ammar b. Yasir,İlk Müslümanlardan:Beşinci-altıncı Müslüman.Hz.Ali Efendimizi tuttu.

“Ammar’ın tuttuğu Hidayet Yoluna giriniz!”(62)

Bunlara,Eş’arinin görüşünü de açıkladık.Taftazani’nin,’Kelam Meseleleri’ isimli kitabında ve Şehristani’nin,’El Milel’ kitabının 100. sayfasında.

Zaten büyük alimlerde bunu böyle açıklamaktadır .Hatta, Muhammed Ebu Zehra Hazretlerinin,’ Ebu Hanife’ isimli kitabında da bu bahis var.

(54)Tirmizi,Müslim,Tac.Terümesi,C.83.İst.1964

(55)Onların Alemi,Seyyid Ahmed er Rufai,Çev.Abdulkadir Akçiçek,S.83.İst1964.

İbn-i Mes’ud ve Huzeyfe b.el Yaman’dan;Müsned,Ebu Hanife,Aliyyül Kari Şerhi,S.217,Şamil Yayın.İst.

Muaviye’nin; HzAli’ye ve Hz. Ali’yi sevenlere haşa haşa sebt ettiğini,l anet okuduğunu ve bunun üzerine; Ümmü Seleme Anamızın (Peygamberimizin Mübarek Hanımı), Muaviye’ye mektup yazdığını;

“Sen,Allah’ın Resulüne lanet okutturuyorsun! Çünkü ben iyi biliyorum ki; ben şahidim ki; Allah ve Resulü, Hz.Ali’yi ve Hz. Ali’yi sevenleri sever. Bunu kaldır!” demiştir.(63)

Muaviye kaldırmamıştır!..Ta ne zamana kadar? O büyük zat gelene kadar: Ömer b. Abdulaziz (R.A.)!..

Bu zat kaldırdı. Yetmiş sene camilerde, bu akıl almaz kötülük yapılmıştır!...Bunu her alim bilir.

Bu bilhassa Türkiye’de var. Araplar, Pakistanlılar hiç sevmezler Muaviye’yi! Reddederler. Asi derler, Taği derler. Süfyanileri sevmezler.(64)

Türkiye’de var.Yavuz Selim’in Halifeliği getirmesinden dolayı. Siyasidir...

“Hilafet, seçimle olur!”

Hilafet,zorla kılıçla; Muaviyenin kendi kendini sahte Halife ettiği gibi değil! Sonra,daha

(56)Ebu hanife,M.Ebu Zehra,Türkçesi,Osman Keskinoğlu.Üçdal Neşr.,İst.1966.

(57)İmam Şafii,’Muaviye Baği(asidir) buyurmaktadır’.M.Ebu Zehra,Mezhepler Tarihi,S.334.

kendi ölmeden Yezid’e,kılıçla bütün O Mübarek Ashab’ları biat ettirdiği;etmeyenin kafasını kestiği gibi değil!..

Yavuz Selim ne yaptı?..Gitti Kahire’den zorla Hilafeti aldı. Bu Hilafet,sahtedir. Zaten Abbasilerin de Hilafeti sahtedir aslında. Emeviler’inki de sahtedir. Osmanlıların da Hilafeti sahtedir.

Hilafet’te; Halife’yi,Ümmet-i Muhammed, kendi gönlüyle seçecek. Ayrıca,’babadan oğula devrolmaz!’

Çünkü Hilafet,babadan oğula devrolursa Ümmet’in Rey’i elinden alınır.’ Cumhuriyet’ esası bozulur. Rey, Seçim, Hürriyet, İnsanlığın, Kişiliği elinden alınır. Zorbalık başlar!,..

Dikkat edilirse Selçuklular ve Fatih Mehmet bunu yapmamıştır.

Selçuklular, Hilafet’e göz dikmemiştir. Hatta Abbasi Halifesi, Muhammed Alparslan’a mektup yazar. Der ki;”Ben Halifeyim, gelip bana biat edeceksin, emrime gireceksin!”

Alparslan gönderdiği mektubunda, ”Sen Halife değilsin! Sen kılıçla, zorla başa geçmiş; Halifeliği almışsın. Sen Arapların sultanısın ,beyisin; ben de Türklerin beyiyim.

Eğer küffar ile (gayrimüslimlerle) harp etmek için yardım istiyorsan, gelir yardım ederim. Bunun dışında ben Türklerin beyiyim ,sen de Arapların sultanısın!”

Ayrıca Hilafet konusunda Peygamberimizin (A.S.),

“Hilafet, otuz senedir”.

Hadis-i Şerif ‘i de var.(65) Buna göre de Dört Halife’den sonraki Hilafet,saltanattır! Sahtedir.

Osmanoğulları sultandır,hükümdardır. İslamlığa da yardım etmişler, o ayrı konu. Fakat biz, Hilafet meselesini inceliyoruz. Fatih de O’nun dedeleri de (1.Murat,Yıldırım Beyazit ve sonrakiler) Hilafet iddiasında bulunmamışlardır.

Çünkü Osmanlı Türkleri de, Selçuklularda Dinin özünü bilirlerdi. Onlar, Arapların emrinde olmadığı için böyle Hilafet zorbalıklarına bulaşmamışlardı.

Ama Selim bulaştı. Bu sefer Hilafet nasıl müdafaa edilecek?..Bu tür Hilafeti, babadan oğula devri Muaviye icat etti. Nitekim Yezit’e (oğlu), Müslümanları zorla biat ettirdi...İşte bu yol, oradan kaldı. Abbasilere, Memluklere, oradan da Osmanlılara geçti.

Muaviye’ye dil uzatılırsa; kötü, dinsiz, kafir, münafık denilirse; Muaviye kötü ise, Onun kurduğu yolda kötü denilecek!

(65) Sait b. Cümhan’dan Ebu Davut,Tirmizi, Nesei, Tac Terc.

C.3,S.79.Bekir Sadak, İst. 1973

Ayrıca,Sahih-i Buhari ve Tecrid-i Sarih Terc. Diy. İşl.Bşk. Yayın.

Bu tür Hilafet, Muaviye tarafından İhdas edilmiştir. Ne Ayet’te yeri var, ne Hadis’te, ne Sünnet’te!..

Hilafet’te, ‘Veliahd (Hükümdar tahtına aday olur)’ yoktur. Ama saltanat’ta Veliahd vardır.

Veliahd’ın durumu nedir? diye sorulduğunda; “Ehl-i Sünnet’in kararlarında Veliahd’ın hukuku yoktur!” denir.

İslam Fıkhı’nda, Veliahd’ın vasıfları ne olacak diye, bir tabir(deyim) yok!

Bizim Dinimiz, sülaleye dayanmaz. Olsa olsa Ehl-i Beyt’e olur.Hz. Ali ve evlatlarına...Ebu Hanife’nin de görüşü odur.

Ehl-i Beyt’i de zaten iflah etmediler. Nerede bulundularsa da öldürdüler. Nitekim Ebu Hanife de bu uğurda Abbasiler tarafından öldürüldü.

Abbasi Sultanı’nın kadı’lığını kabul etmedi.

Şimdi padişah yok!...Türkiyemiz’de Cumhuriyet ilan edildi. Daha niye boşuna müdafaaya devam ediyorlar. Çünkü o zaman Selim’in Hilafeti reddedilirse; ikicilik çıkar; saltanatın gücü zayıflar. İttifakı sağlamak güç olurdu.

Ayrıca, Mektubat-ı Rabbani, muharreftir; Eski tercümeler, Şeyhül İslam’ın tastikinden geçerdi. Onlar,icab eden yeri değiştirir veya ilave yaparlardı. Sonra neşrine ( Yayınlanmasına ) izin verilirdi.

Mektubat’ta, Serhindi Hazretleri, Muaviye’yi Ashab saymamıştır.

Hulefa-i Raşidin’i savunmuştur. Hazret’i Osman’ı savunduktan sonra; bir bilgin, Yezid’den söz etmez. Eğer müdafaa edecekse;Hazret’i Osman’dan sonra, Muaviye İbni Süfyan’ı müdafaa eder. Ondan sonra oğlundan söz edilir.

Halbuki Mektubat’ta Hazret-i Osman konusunun ardından, aynen; “ama Yezid Ashab değildir”, denilip onun kötülükleri,zulmü ve küfri anlatılmaktadır.Bu arada dolayısıyla babası Müdafaa edilmektedir.

Bir ilim adamı bu konuyu okuduğu zaman, burası hemen dikkatini çeker. Buradaki dolaylı Müdafaayı; Mektubat’ı Urduca’dan çevirenlerin konuyu tahrif (karıştırma),ettiklerini ve kavram karışıklığı yaptıklarını anlar. Yani Hazret-i Osman Bahsi’nin ardından Muaviye konusu atlatılarak,oğlundan söz edilmez. Bu, Ahmed Faruk-i Serhindi gibi büyük bir bilgin Veli’ye yakışmaz.

Gerçek şudur; Rabbani hazretleri; “Hazret-i Osman’ı müdafaa ettikten sonra sıra Muaviye’ye gelmiş ve Onun hakkında, ‘Muaviye ashab değildir’,demiştir.”.

Müellif ya da Bab-ı Meşihad ise; bu gerçek sözü ‘Yezid, Ashab değildir’ diye değiştirmişlerdir.

Mektubat-ı Rabbani, Türkiye’de matbaanın kabulünden sonra tercüme edilmiş, Şeyhülislam’a sunulmuştur. Mektubat’ın el yazması tercümesi yoktur. Eski Tükçe ile matbaa da basılmıştır.

Bütün Sünni âleminde, Muaviye isimli bir kişi bulamazsınız!..

Onun için;efendim, filan alim yazmış; Ömer Nasuhi Bilmen yazmış,denir.Ömer Nasuhi, bir bilgindir. Fıkıh bilgini; hata etmiş.O’na ‘Reddiye’ yazanlar da oldu!(66)

M.Raif Ogan yazdı,Şemseddin Yeşil yazdı...Ömer Nasuhi, ölmezden evvel de itiraf etmiş ki;” Keşke bu Kitabı yazmasaydım; Muaviye’yi Müdafaa etmeseydim. Ehl-i Beyt’ten utanıyorum!” Bunu da itiraf etmiş. Ama Kitab bir kere yayınlanmış. Başka şeyler de itiraf etmiş. Onun da şahitleri var, İstanbul’da. O Kitabı yazdığına da pişman olmıuş.

Çünkü O Kitaba kalırsa; Yezid’i bile müdafaa ediyor! Yezid, kafirdir. Bütün Ehl-i Sünnet, Yezid’i kafir bilir!...Mürcie Mezhebine gidilmiş olur. Sünni’lerin görüşü değildir bu!

(66)Reddiye; Bir fikri reddetmek için yazılan yazı.

“Mürci” nedir?..Bir de Mürci (Mürcie) Mezhebi var ki, bu konu da şöye der:

“Hükmü Allah verir. Biz, başa geçene itaat ederiz. İsterse zalim olsun,isterse kafir olsun!”

Yook, öyle değil!..İslam’da İmam, adil olacak; Hükümdar, adil olacak.Ayrıca müttaki olacak...

Bu mürci mezhebi’nin görüşü. Eş’ari’nin, Maturidi’nin, Ehl-i Sünnet’in görüşü değildir!

Mürci’lerin bu görüşüne göre; zalime de biat etmek lazım. Kim olursa olsun; yeterki başa geçsin!..

Ayrıca bu hususta, Said-i Nursi Efendi’nin ( Allah razı olsun ) görüşü de aynıdır. Said-i Nursi, büyük bir alimdir aslında. Şöyle-böyle derler ama; O aslında Cumhuriyetci’dir. Hürriyetci’dir; Kendinin itirafları var. O da diyor ki:

“Cemel, ictihad harbidir. Sıffin, İcdihad harbi değildir! Sıffin’de Şah-i Velayet, İmam-ı Ali Hazretleri Efendimiz, ‘Hilafet-Din için (yani Dini ve Hilafeti korumak için) ‘Harp etti.

Muaviye ve taraftarları ise; ‘saltanat için( yani dünya menfaati için ) ‘harp etti. Hz. Ambar’ı da Muaviye gil, asiler öldürdü”,diyor. ( Bak.Sözler,Hakikat Nurları, 1953 baskısı ), mektubat.

Said-i Nursi Efendi, Şah-ı Velayet Hazret-i Ali üzerinde çok durur: “ Şah-i Velayet namdarlığını ( Yüksek ünvanını ) kazanmıştır. İmam-i Müttakin O’dur!”,der. Said-i Nursi de bir alimdir.

Mesele bundan ibarettir.

Hiçbir zaman Sıffin, İcdihad Harbi değildir. Hak İmam’a, Allah’ın Dini’ne isyandır!..”

Kendinden sonra; O zalimin,oğlunu zorla getirmesi, İmam Hasan’a zehir vermeleri...İmam Hüseyin’in Şehadetinin sebebi yine Muaviye’dir.

Krallık kurup; İslam Devleti’nin adını değiştirende O !..

Hatta Mel’un Yezid’e tavsiye etmiştir:” Hüseyin b.Ali olduğu sürece; sen rahat etmezsin. Öldür!”, demiştir. O da öldürmüştür. Şehid olmuştur. İmam Hüseyn (A.S.) Efendimiz! Sebebi, zalim İbni Süfyan’-dır.

Ehl-i Beyt’in katline hiç kimse fetba veremez. Onların katlini kabul eden kafirdir.

Kimse Ehl-i Beyt kadar, Din’i düşünemez. Başta Onlar düşünür. Çünkü Cedlerinin Dini’dir!..

Peygamberimiz’e, Ehl-i Beyt’ine ve gerçek Ashab’ına selam olsun (Aleyhümüsselam )...

18 Ocak 1986 Kazim YARDIMCI

Adıyaman

Paylaş: