Şah-ı Velayet

Allah’ın Aslanı, Hazreti Muhammed’in manevi kardeşi, sır arkadaşı ve ilmin kapısı, Ebu Talib oğluAliyyül Mürteza Hazretleri efendimizdir. Aynı zamanda, Peygamberin amcası oğlu ve büyük damadı’dır. Serdar –ı Evliya – Velilerin başkanı- ünvanı da vardır. O, Velâyetin denizi, ilmin karargahıdır. Her Veli, Ondan Velâyet nurunu alır. “CELCELUTİYE” adlı çok önemli ve çok yüksek, manevi, ilmi bir kitabı vardır. Bu kitap, evlatlarındadır ve mahremdir. Bazı Arifler, bu mübarek ve kutsal kitaptan Ehl-i Beytin izni ile iç alemde faydalanabilirler. Hazret-i Ali’ye Şahi Velayet rütbesinin verilmesi, daha kendisi çocuk iken (7 yaşlarında), Peygamberimiz Onu kucağına almış, ellerini ayaklarını mühürleyip, demlemiştir. Bağrına basıp öpmüş, bu sırada Allah, en büyük Velayet nurunu kalbine koymuştur.Ona velayet doğrudan doğruya Tanrısı tarafından hediye edilmiştir.Bu mübarek ve Aziz i Veli aynı zamanda bütün Müslümanların İmamı – Önderi ve Mürşididir. Kutsal kılıç Zülfikar Onun olup, Haşir günü “Livaül Hamd” Onun mübarek elinde olacaktır. Şarab-ı Tehur – pak aşk Şarabı’nınsakisidir. Tanrı, hepimizi Onun elinden rızıklandıra ve Onun bayrağının “Livaül Hamd” ın altında toplayıp haşrede, Sevgili Peygamberimiz, Onu çok severdi ve ona “Aliyyen mini ve Ene minhü- Ali Ben’den ve Ben de Ali’denim”. Ayrıca “Lâ feta illa Ali, lâ seyfe illa Zülfikar- Ali gibi kurtarıcı ve Zülfikar gibi kılıç yoktur” buyurmuşlardır.

Paylaş: