Cuş edip bad-ı muhabbetle o deryayı ezel, Mevcler (dalgalar) vurdu, o bahr oldu dürenk üzre celi Dedi serraf-ı hüviyet görüp o rengilerin Birine Nur-u Muhammed, birine Nur-u Ali.”
Türkçe Anlamı: O, ezeli deniz(Yaratan) sevgide var olan itici güçle(İlahi arzu ile) coşunca, Dalgalar vurdu; O ezeli sınırsız Nur Denizinden, iki renk belirdi. Kimlik tesbitinin kesin tanıcısı olan Allah, o iki rengi görüp, kendinden zuhur edip beliren bu iki kendi(Zati) renge dedi ki: Bu iki rengimin biri Nuru Muhammed'dir(S.A.S), biri Nuru Ali'dir(K.V). Burada, bu arif Şair'in Hz.Muhammed(S.A.S) ve Ali(K.V) dediği bedeni (beşeri) yönleri değil; ruhani yönleri mukaddes ruhlarıdır. Not:Tasavvuf'ta Muhammed(S.A.S), rengi çimen yeşildir(Cemaldir). Ali(Kerremellahuvechehu)'nin rengi şafak rengi pembedir(Sevgidir, Aşktır). Bülbül, Gül'e aşıktır, Gül Cemaldir, sevgilidir(Gül de bülbüle müştakdır, isteklidir, düşkündür; O'nun sevgisinden zevk alır, O da onu sever). Hakikatde Gül'le Bülbül aynı şeydir. Ama hüviyetde-kimlikte değil. Görüntü de bülbül ayrı bir kimlik, Gül ayrı bir kimlik gösterir. Ama görüntü de ayrıdır. Hakikat de- gerçekte ikisi aynı şeydir. Aşık maşukdur. Maşuk da aşıktır. Fail, fiil, meful hakikatde aynı şeydir. Aşık, aşk, maşuk ta hakikatde aynı şeydir. Şahidi Hazreti Füzulidir. ''Vadii vahdet(birlik) hakikatde (gerçekte) Makam-ı Aşktır(Sevgi makamıdır). Çün muşahhas olmaz ol vadide Sultan- ı geda(SULTANLA FAKİR BİRDİR). Bırakmaz vahdet sarayı, sırrı vahdet mahremi Aşıkı Maşukiden, Maşuk'u Aşık'dan cüda(İkisini birbirinden ayrı göremezsin)
ADIYAMAN'LI KÂZİM YARDIMCI 31.5.2005